Satürn’ün en küçük uydusu Mimas, yüzeyinin altında yeni doğmuş bir okyanus barındırıyor olabilir. Araştırmalar, uydunun buz kabuğunun kalınlığını haritalayarak hem mevcut olabilecek okyanusun yaşını hem de buzun en ince olduğu bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Bu ince bölgeler, gelecekteki uzay görevlerinin okyanusu tespit etmesi için ideal noktalar olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda, Mimas’ın en büyük çukuru Herschel’in incelenmesi, olası okyanusun yaş aralığına dair önemli ipuçları sunuyor.
Yeni bir okyanus “dünyası” mı?
Southwest Research Institute (SwRI) bünyesindeki gezegen bilimci Alyssa Rhoden, geçen ay düzenlenen Europlanet ve Planetary Sciences toplantısında Mimas’ta okyanus dünyalarına özgü tipik izlerin gözlemlenmediğini belirtti. Örneğin, Satürn’ün diğer okyanuslu uydusu Enceladus ve Jüpiter’in uydusu Europa, buzun erimesiyle oluşan çatlak ve yarıklarla kaplı. Mimas’ta böyle oluşumlar yok.
Ancak geçen yıl yapılan çalışmalar, NASA’nın Cassini uzay aracından elde edilen verilerin Mimas’ta nispeten yeni bir okyanusu desteklediğini gösterdi. Cassini verileri, 20-30 kilometre kalınlığında katı buz tabakasının altında bir okyanus olabileceği fikrini güçlendiriyor.
Rhoden ve meslektaşları, Mimas’ın buz kabuğunun kalınlığını ve ısının yüzeyinde nasıl aktığını belirlemek için Europa’nın ısı kabuğu kalınlığına dayalı modelleri Mimas’a uyguladılar. Erime başladığında, bu sürecin hızla ilerlediğini gördüler.
Satürn’ün çekimi neden olmuş olabilir
Mimas’ın erimesi, yörüngesiyle doğrudan ilişkili. Bilim insanları, Satürn sistemi uydularının oluşumunu halen tam olarak çözmeye çalışıyor olsa da, uydunun oluşumuyla birlikte sahip olduğu herhangi bir okyanusun çoktan donmuş olması muhtemel. Bilim insanları, Mimas’taki olası okyanusun uydunun oluşumundan kalmadığına, aksine yakın zamanlarda ortaya çıktığına inanıyor. Tahminler, okyanusun yörüngesel değişimlerle oluşmuş olabileceği öne sürülüyor.
Mimas’ın yörüngesi, bir noktada daha eksantrik (dairesel olmayan) bir forma geçmiş ve Satürn’ün çekim kuvveti, buzun ısınarak erimesini sağlamış olabilir. Araştırmalar, bu yörüngesel değişimin 10 ila 15 milyon yıl önce gerçekleştiğini gösteriyor. Öte yandan yerçekimi uydunun yörüngesini yavaşça daireselleştiriyor. Mimas’ın yörüngesi tekrar dairesel hale geldiğinde, gelgit kuvveti buzları eritmeyecek ve okyanus yavaş yavaş yeniden donacak. Gelecek uzay görevleri, Mimas’taki buzun ısı akışını ölçerek altındaki okyanusu tespit edebilir.
Öte yandan Mimas, popüler kültürdeki “Death Star” benzetmesiyle de tanınıyor. Uydunun yüzeyinin üçte birini kaplayan Herschel Krateri, çapı 130 kilometre olan devasa bir yapıya sahip ve okyanus tartışmalarında kilit rol oynuyor. Kraterin şekli, oluştuğu zeminin sertliği hakkında ipuçları veriyor. Simülasyonlar, Herschel’in oluştuğu dönemde buzun tamamen katı olamayacağını, yani uydunun erime noktasına yakın bir sıcaklıkta bulunduğunu gösteriyor.
SwRI’den Adeene Denton, kraterin buzun ısındığı ama tamamen erimediği dönemde oluştuğunu belirtti. Herschel’in merkezinde, büyük çarpışmalar sonucu oluşan bir merkez tepe bulunuyor. Denton, sıvı bir okyanus altında oluşmuş olsaydı bu yapının meydana gelemeyeceğini vurguluyor. Yapılan çalışmalar, Herschel’in oluşum zaman aralığını 1 milyon yıldan 10 milyon yıla çıkararak, uydunun jeolojik tarihindeki genç okyanus senaryosuna uygun bir çerçeve sunuyor.